ELEŞTİRİ
BABASI GİBİ ERKEK EVLAT!
Ebubekir Çetinkaya@
Soshite Chichi ni Naru / Like Father Like Son
Yönetmen: Hirokazu Koreeda
Senaryo: Hirokazu Koreeda
Görüntü Yönetmeni: Mikiya Takimoto
Kurgu: Hirokazu Koreeda
Oyuncular: Masaharu Fukuyama, Machiko Ono, Keita Nonomiya, Yoko Maki
2013 / 121’/ Japonya
Filmdeki anne olup sevimli bir erkek çocuğun elini tutarak babasından
kurtarma telaşı kaplar içimizi. Sonra ise bir anda kendisinden kaçtığımız
babanın elini tutuveririz. Bir yanımızda oğul, diğer yanda baba. Kaçmak
istediğimiz kocaman erkek bir dünya kaplayıverir bizleri. Kaçacak bir yer
yokken bir anda vicdan yetişiverir imdadımıza.
“Benim Babam, Benim Oğlum” şeklinde Türkçeye çevirebileceğimiz,
Hirokazu Koreeda tarafından yazılan ve yönetilen Like Father, Like Son,
bizleri "duygularını sertlikle örtmüş" erkek yüzü ile karşılaştırır. Hırslı ve
hoyrat Japon erkekleri sinirlerimizi bozar ve kararımızı filmin en başından
verdirir: kötü karakter baba rolündeki kişidir. Film ilerlediğinde ise kötü adam
iyi adama dönüşüverir. Ryota ve Midori Nonomiya çifti ile Yudai ve Yukari Saiki
çiftlerinin bebekleri doğum sonrası hastanede bir karışıklıkla yanlış ailelere
teslim edilir. Çocuklar 6 yaşına varınca okul kayıtları için istenen kan testleri
sonucunda, bilinen anne ve babalarıyla akraba olmadıkları anlaşılır ve durum
@ ebubekircetinkaya@yahoo.com
SEKANS Sinema Kültürü Dergisi
Mart 2016 | Sayı e1 : 22-27
ebeveynlere aktarılır. İki ailenin de ne yapacağı başroldeki
“baba” Ryoto
Nonomiya'nın tavrıyla belirlenir. Ryoto Nonomiya'nın filmde baskın olması bir
Japon ailesinde baskın olmasını gerektirecek sebeplerden kaynaklanır. Bir
kentli ve üst sınıf "erkeğidir" ve zengindir. Önemli olan diğer bir unsur ise
çocukların
“erkek” oluşudur. Çocukların erkek olmalarının filmde altı
çizilmemiş olsa da yönetmen tarafından erkek evlat tercih edilmesinin
ardındaki nedenleri anlamak için Japonya’nın toplumsal yapısına yakından
bakmamız yararlı olabilir:
Japonya’nın günümüz itibariyle bir robot krallığı olarak teknoloji ve
ekonomi alanlarında dünyada söz sahibi olmakla beraber geleneksel
toplum yapısının izlerini de güçlü bir şekilde sürdürdüğü görülmektedir.
Sanayileşme sürecini tamamlamadan önce, KOAZA adı verilen Japon köy
toplumu sosyal ve üretim boyutlarında köy ve "kökaileyi" merkez alan bir
yapıya sahipti. Sistem olarak köy, Japonya’da yaklaşık 15 asırlık yerleşik bir
birikime sahiptir Buna bağlı olarak, günümüzdeki toplumsal normlar ve
kültürel tabular da elbette ki, bireyin davranışlarını tek başına
belirlemesini zorlaştıracaktır.
Japon toplumunda temel prensip olarak evin büyük erkek çocuğunun
ailenin malvarlığını, aile mesleğini devam ettirmek gibi geleneksel
yapıdan kaynaklanan görevleri olması sebebiyle, evin diğer -ikinci ve varsa
üçüncü erkek- çocuklarının kente göçü, aşırı nüfus sorunu başlığı altında
en çok işlenen konuların başında gelir ve bu konu “ İkinci, Üçüncü Erkek
Çocuklar Sorunu”
(Jisannan Mondai) terimini Japon sosyolojisine
kazandırmıştır. Ailenin tüm malvarlığının büyük erkek evlat tarafından
sahiplenilmesi yasalar tarafından korunmaktadır ve günümüzde veraset
sistemi aynen kırsal Japonya dönemindeki gibi devam etmekte erkek evlat
aile içerisinde daha kıymetli olmakta ve soyun devamını sağlamaktadır.1
Bu bilgiler ışığında Hirokazu Koreeda’nın tüm filmografisine baktığımızda
temel izleğinin kırsallık ve kentlilik arasında sıkışmış ve deyim yerindeyse birer
“robot” olmak zorunda kalmış Japon erkeklerinin durumunu görünür kılmak
olduğunu söyleyebiliriz. Öyle ki erkek karakterler
“erkek” olma hallerini
1 Bkz. Ozsen Tolga, “Robot Krallığı Japonya’nın Görünmeyen Yüzü: Dünden Bugüne Japon Kırsalı”
http://www.sosyolojidernegi.org.tr/dergi/pdf/sos_aras_der_2011_2_Ozsen_Tolga.pdf
23
ataerkil düzendeki konumlarını sarsmamak adına çoğu zaman “sert” olmak
veya sert görünmek yoluyla dışa vururlar.
Like Father Like Son’da birbirinden farklı iki aile ve aslında birbirinden
farklı iki baba görülür; çünkü babaların kimlik ve karakterleri ailelerin
yapısında son derece etkilidir. Nonomiya ailesi bir plazada yaşar, Ryota hırslı
bir üst sınıf çalışanıdır (patron değil, üst sınıfa işçi olarak girmiş ve çok para
kazanan takım elbiseli bir işçidir). Onun ailesinden çaldığı zaman işyerinde
fazla mesai olarak patronunun daha huzurlu yaşamasını sağlar. Bunun yanı sıra
anne Nonomiya çok şık bir evde hep yalnızdır, kocasının işinden artan
zamanında kendisini sevmesi için bekler haldedir.
Diğer taraftan Saiki ailesinde azıcık saf, para kazanamayan, evinin bir odasını
dükkan olarak kullanan baba Yudai sınıfsal konumundan ötürü filmdeki
edilgen tarafa karşılık gelir, hastanede karışan çocuklarının akıbetini baba
Ryota’ya bırakmıştır. Annelerin ise aslında en başından kararları bellidir:
doğurdukları değil, 6 yaşına kadar beraber oldukları evlatlarıyla hayatlarını
sürdüreceklerdir. Oysa onların fikirlerini soran yoktur. Aslında evlat sahibi
babadır. Anneler sadece eşlerinin çocuklarını taşıyan birer araçtır. Hatta
babalarına benzeyecek şekilde çocuk yetiştirmek zorunda kalan bir aile
çalışanıdır. Ryota, süreci kendisini robot gibi çalıştıran patronundan aldığı bir
24
fikirle çözmeye çalışır: “İki çocuğu da evlat edinerek onlara bakmak”. Bunu da
avukatıyla anlaşarak halletmeye çalışır ancak bu durum yasal olarak mümkün
olamayınca da yine Ryota’nın isteğiyle çocuklar değiştirilir.
Filmde bir kötü adam aranacaksa kuşkusuz bu, Ryota olabilir. Ondan nefret
edip etmeme hissiyle bocalarken birden bire kendinizi Ryota için derin bir
üzüntü duyarken bulabilirsiniz ya da neredeyse eşine fiziksel şiddet
uygulamasını beklediğiniz anlarda onun soğuk ve mutsuz duruşuyla Ryota’dan
nefret etmenin eşiğinden dönebilirsiniz. Farkına varmadan Ryota’ya karşı
duyduğunuz üzüntü, Ryota’nın ailesini ziyaret ettiği sahneyle anlam kazanır.
Ryota yaşlı babasının tam bir kopyası ve aynı zamanda bu babadan arta kalan
bir yıkıntıdır. Geçirmiş olduğu mutsuz çocukluğun acısını onunla
konuşmayarak ya da arada ona yönelttiği ima dolu bir iki laf la çıkarmaya
çalışır. Japon aile yapısındaki ikinci ve üçüncü erkek çocuğun konumunu
hatırladığımızda Ryota’nın ailedeki değersiz konumu daha anlaşılır hale
gelecektir; çünkü Ryota bu sahnede abisiyle beraber görüntülenmektedir ve
zamanında kente giderek köle gibi çalışmak zorunda kalanın ve aile tarafından
gözden çıkartılanın Ryota olduğu anlaşılır. Ryota’nın annesi de aynen Ryota’nın
eşi gibi naif ve hizmet eder konumdadır. Ryota’nın babasının da söylediği şu
sözler filmin adını tümüyle açıklar bizlere:
“Ailenin anlamı budur, beraber
yaşamasalar da çocuk aileye çeker. Soy meselesi aynı atlardaki gibidir. O çocuk
gitgide senin gibi olacak. Ama Keita hep daha çok öz babasına benzeyecek” .
Ryota’nın ailesi sınıfsal olarak da dikkat çeker, baba bir kentte kapıcılık
yapmaktadır. Kırsal hayata göre bir sınıf atlamış, bir kent apartmanında
zenginlere hizmet etmektedir oğlu Ryota’nın patronuna hizmet etmesi gibi.
Ryota’nın babasıyla olan ilişkisini gördükten sonra 6 yaşına kadar birlikte
yaşadığı oğlu Keita’ya yaklaşımını daha iyi anlayabiliriz. Ryota arada kalmış bir
hayata sahiptir, köle gibi bir burjuva çalışanıdır ve hizmet ettiğine benzemek
ister. Keita çok sevmese de sırf babası istiyor diye piyano çalmayı öğrenmelidir.
Keita Ryota’ya değil annesi Nonomiya’ya benzemektedir. Hayata dair hırsları
yoktur, çok naiftir; bu haliyle babasına benzemez ama benzemek için çok
mücadele verir. Bu mücadele, Anne Nonomiya’nın Ryota’ya söylediği
Keita
çok çabalıyor, senin gibi olmak istiyor.” sözlerinde karşılığını bulur. Filmde
25
üçüncü kuşağı temsil eden Keita’nın babaya benzeme mücadelesinin çocukta
yarattığı tahribat bizi Ryota’nın çocukluğuna dair bazı verilere de götürür
kuşkusuz. Kendisine benzemeyen oğlu Keita’nın karşısında Ryota geçmişinden
getirdiği
“soğuk bir duvarla” durmaktadır; bu duvara bazen kendisi çarpar
bazen de Keita. Keita’yla babasının kendisiyle kurduğu ilişkinin benzerini
kursa da bundan canı yanan yine kendisi olduğu için Keita’ya nasıl
davranacağını bilemez. Çocuklar uyum sağlasın diye iki aile sık sık bir araya
geldiğinde Ryota, diğer ailenin babası Yudai Saiki’den ne kadar farklı olduğunu
görür. Yudai her evladın keyifle zaman geçireceği ve ileriki yaşlarına bir yığın
keyif li anı taşıyabileceği bir babadır. Kariyerinde çok başarılı olan Ryota’ya
“babalık” dersi verir. Çocuklarıyla uçurtma uçurur, onların oyuncaklarını tamir
eder ve hep birlikte banyo yaparlar. Duygusal paylaşım üst safhadadır Saiki
ailesinde; başka bir sınıfa benzemek için çocuklara verilen görevler ve konulan
kurallar da yoktur.
Fakat bir ailenin mutluluğunun yine bir “babadan” kaynaklandığı (!) görülür
Saiki ailesinde. Oysa anne Saiki eşinden çok daha zeki, duygusal ve eli iş tutan
bir kadındır. Kadının pasif gösterilmesi filmin geneline sinmiş durumdadır;
tıpkı Japon aile yapısında olduğu gibi kadınlar burada da yardımcı oyuncudur.
Onlara verilen eş ve anne olma görevleri çok net şekilde tanımlanır.
26
Bebeklerinin karıştığını 6 yıl boyunca nasıl fark edemedikleri hem mahkeme
hem de çevreleri tarafından acımasızca sorgulanır ve yadırganır. Koreeda’nın
bir önceki filmi Still Walking bizleri bir bakıma Like Father Like Sona
hazırlar niteliktedir. Still Walking’te de evin ikinci erkek evladının şehre
göçüyle artık “ikincil” evlat olduğu çok trajik bir şekilde gösterilirken yine
kadınlar kendilerine biçilen edilgen rollerle aktarılır. Her iki filmde de büyük
anne rolündeki kadınların saygınlığı gösterilirken yine de bir erkek kadar söz
sahibi olamayacakları görülür. Baba ve oğulları arasında bir köprü gibidirler,
baba gibi oğullar yetiştirmek vazifeleridir. Filmde kadınlar aslında en trajik
haldeki karakterlerdir, bir varlıkları yoktur ve erkek üzerinden var olurlar. Tüm
hisleri erkeklerin hislerine bağlıdır. Erkeğin mutlu olması kadının mutlu
olmasını sağlar Ryota’nın mutlu olmasının eşi Midori’nin mutlu olmasına
yetmesi gibi.
Aslında yönetmen Koreeda ataerkiyi eleştirerek kadın, çocuk ve yetişkin
erkek travmalarının altını çizmiş olsa da filminde bir “toplumsal baba erkek”
modeli çizmeyi de ihmal etmemiştir. Mesela ideal baba elektrik işlerinden
anlar çocuklarının oyuncaklarını tamir edebilir.
Ryota geçmişinden, babasından getirdiği soy takıntısıyla çocukların öz
aileleriyle değiştirilmesini sağlar. Ancak çocukların gittikleri ailelere uyum
sağlaması pek kolay olmaz. Ryota, Keita’dan kalan fotoğraf makinesinde kendi
fotoğraflarını görür. Fotoğraflarda Keita’nın babasını ne kadar sevdiğini
gösteren çok özel anlar vardır. Ryota’nın gözlerinden bir anda yaşlar boşalıverir
ve o ana kadar kötü adam-iyi adam çatışmamız yerle bir oluverir. Nonomiya
ailesi öz evlatları Ryusei Saiki’yi ailesine vermek ve Keita’yı almak üzere Saiki
ailesine giderler. Ryota oğlu Keita’dan özür diler. Bu özür ataerkinin çocuk,
kadın ve erkeklerden özrüdür aslında.
27