Türk Film Araştırmalarında Yeni Yönelimler 8 - Sinema ve Politika

türk film araştırmalarında yeni yönelimler 8yayın haz: deniz bayrakdar

bağlam yayınları             

2009 / 438 sf.

doğu şenkoy


Tanıdık konferans dizisinin sekizincisi, ortaya çıkan kitabın hacmine bakılınca verimli geçmişe benziyor. Yazılar çoğaldıkça kendini yıldan yıla giderek hissettiren bir durum açığa çıkar oldu. Ya benzer bütün konferanslarda kabul görecek kadar özgün, kapsamlı, özenli ve kalıcı yazılar ve öte yanda sıradan, yoksul, ham, uçucu yazılar. Bir de her iki sınıfta da bulunabilen tema dışı yazılar göze çarpmakta. Açılışı yapan Ella Shohat’ın Kutsal Söz, Dünyevi Görüntü: Uyarlamanın TeolojileriSerdar Öztürk’ün Söylemsel İnşalardan Üretilen Sansür ve Denetim Efsanesi (1896-1923), bir Ayşe Bayramoğlu Deniz Ceyhan Arman Sezin Bozacı ortak yapımı olan Darbe-Muhtıra Ortak Yapımı: Küçük Birey, Zahit Atam’ın ideolojinin sığ derinliğini aydınlatan Türkiye’de Sinema İdeolojiyi Hatırlarken ve Giacomo Manzoli’nin yönetmeni anlamayanlara inat ince dokundurmalarla bezediği Pasolini’nin Politik Bakışının Çağdaş İtalyan Sinemasına Etkileri adlı yazıları ele aldıkları konu üzerindeki birikimlerini belirgin biçimde ortaya koyarak konferansı zengin kılan ürünler olarak öne çıktılar.

 

İki yazı var ki konferansın çıtasını yükseltmelerine rağmen, farklı açılardan üzerinde durmak gerekiyor. Biri Savaş Arslan’ın Jön Türk Shakespeare’in Hamletleri, diğeri de Dina Iordanova’nın Bu Kimin Hafızası? Balkan Sinemasında Suskun Anlatılar ve Seçici Hatırlama. İlkinin bu seçkide ne aradığı, ikincisinin ise ulusal sinemanın politik söylem ve kimliğini nasıl kazanacağı üzerine yol göstericiliği üzerinde durulması gerekiyor. Ve konferansın doruğunda bir Zeynep Tül Akbal Süalp yazısı tek başına duruyor: Yabanıl, Dışarlıklı ve Lümpen ‘Hiçlik’ Kutsamaları.

 

Okura küçük bir uyarı ile veda edelim. Bunun bir tercihten mi kaynaklandığını bilmiyoruz ama söyleşiler her daim bir fiyasko olma özelliğini koruyor. Katılımcılar ve hatta bazı yöneticilerin üzerine konuştukları konu hakkında içselleşmemiş bilgiye sahip oldukları veya ona bile sahip olmadıkları çok çabuk anlaşılıyor. Söyleşilerin ortalama düzeyini yükselttiğini düşündüğümüz sorulara yazık oluyor.