Yönetmen Sineması: Derviş Zaim

yonetmen sinemasi dervis zaimhaz: ayşe pay

küre yayınları                             

2009 / 96 sf.

nagihan konukcu

 

Kitap, izini ancak geleneksel olanla yakından kurduğu ilişki sayesinde sürebildiğimiz Zaim’in, dilinin ve estetik anlayışının, yaşadığı toplumun tarihinden ve gündeminden beslendiği filmografisi ile beraber hayattaki ‘değer üretme çabası’nı tartışmaya açıyor. Bunu yaparken de farklı yazarların Zaim’in filmlerine ilişkin kaleme aldıkları çözümlemelerden yararlanıyor. Çoklukla mekan-karakter-sembolizm odaklı bu çözümlemelerin temel tartışma alanı ise, Zaim’in başlangıç ve bitiş çizgisi arasında geçirdiği evrimlerin sinemasına yansıma biçimlerinin, filmleriyle yakınlık kurmamızda önümüze koyduğu engeller. Çözümlemelerin bu engelleri açıklığa kavuşturmak konusunda başarılı olduğunun altını çizmekte yarar var. Çünkü Zaim’in filmografisinin yüzeyden dibe doğru giden anlatı eksenine karşın, yazarlar filmleri dipten yüzeye –geçmişten bugüne- bir bakışla irdeliyorlar; yönetmenin seyirci ile kuramadığı bağı, kitabın okuyucu ile kurması bu anlamda kayda değer.

 

Tabutta Rövaşata ile başlayıp Nokta ile şimdilik noktalanmış bir filmografi, tüm filmlerini izleyenler için Zaim’in Türk sinemasında nerede durduğu/nereye gittiği konusunda belirsizlik yaratır. Çoklukla seyircinin gözü önünde denemeye dayalı bu sinema anlayışı, kendisini temsil etmesinin önünü tıkar. Kitabın birincil niyeti, bu kendini açık etmezlik halinin, dilini yaratmak konusunda Zaim’i, filmlerine dahil olmak noktasında da bizi nelerden mahrum bıraktığını/bırakmış olabileceğini sorgulamaktır.

 

Tabutta Rövaşata’nın aidiyetsizliği, Filler ve Çimen’in rastlantısallık vurgusu, Çamur’un sembolik karmaşası, Cenneti Beklerken’in geleneksel dinamiği ve Nokta’nın suç ve ceza eksenli anlatısı hem Zaim sinemasının temsil ettiklerini hem de Zaim’in sinemasını temsil eden kavramları harekete geçirir. Bireyin çıkmazından, politik ilişki ağlarına; mitolojiden hat sanatına filmlerine katkı sağlayan konular ve malzemeler Zaim’in biçimsel kaygılarını güdüler, peki yan anlamlar arasında sıkışıp kalmış filmler ve bu filmleri güdüleyen gerçek niyetler, filmografisi üzerinden Zaim’i okumaya, onunla özdeşlik kurmaya ne kadar imkan tanır? Zaim’in bu özdeşliği bilinçli olarak kırmak için sergilediği mesafeli duruş, onu seyirciden uzak bir noktaya fırlatır; kitap bu anlamda okuyucuyu yakın bir noktaya geri getirip, seyircinin Zaim’e bir şans vermesini sağlıyor.

 

Filmlere ilişkin çözümleme yazılarından sonra Zaim ile yapılan bir söyleşiye de yer veren kitap hemen ardından da Zaim’in biyografisi ve filmografisini okuyucu ile paylaşıyor ki, bu içerik kurgusu kitabın kapak ve iç tasarımı ile birleşince, ortaya çoğu sinema kitabında yazık ki göremediğimiz özenli bir çalışma çıkıyor.