TÜRKİYE SİNEMA YAZININDA SEKANS DERGİSİ

 

Cem Kayalıgil

 

 

HECE Dergisi’nin Haziran-Temmuz-Ağustos 2024 tarihli “Türk Sineması Özel Sayısı”nda (Cilt 1) yayımlanmış olan bu yazıyı, tarihimizin kısa bir özetini sunduğu için kendi internet sitemizde de paylaşmak istedik. Paylaşmamıza izin veren HECE Dergisi’ne ve özel sayının editörlerinden Sn. Hatice Bildirici’ye teşekkür ederiz. (Bağlantı ve görseller yazının bu versiyonunda eklendi.)

 

Sekans Sinema Kültürü Dergisi, sinema sanatını tarihsel ve kültürel bağlamıyla kucaklamayı önemseyen sinemaseverlerden oluşan Sekans Sinema Grubu’nun kolektif emeğinin en önemli ürünü. 2005’ten beri yayımlanıyor; bugüne bügün, 20’si basılı ve 24’ü sekans.org internet sitesine yüklenmiş e-dergi formatında olmak üzere 44 defa okurunu buldu. Burada “okurunu”yu vurguluyorum: Kanımca, katkısıyla Sekans’ı ilerletmiş ve kendisini Sekans’ın kurgu odasında gören herkesin kıvanç duyabileceği birinci şey, derginin özgünlüğünün kabul görmüş, karşılık bulmuş olmasıdır.

 

Bugünkü Sekans Sinema Grubu’nun kökleri, 2002 yılında Ankara’da kurulan Sinema Dostları Derneği’ne uzanıyor. Dernek, ana uğraşısını sinema kuramı, film eleştirisi, film çözümlemesi, senaryo vb. alanlarda eğitim seminerleri düzenlemek olarak belirlemişti. Bu derslerin neredeyse tamamını Gökhan Erkılıç veriyordu, derneğin vizyonunun arkasındaki isim de oydu. Bu nokta, yani Gökhan Erkılıç’ta temsilini bulan şey, saptanmayı ve açımlanmayı -ve bence takdir edilmeyi- özellikle hak ediyor. Zira kanımca, ilk sayısından bugüne Sekans’ta yazı yoluyla cisim kazandırmaya çalıştığımız bakışı da aynı hatlarla tarif edebiliriz. Açıktan açığa öznel bir yorumla diyebilirim ki Gökhan Erkılıç’ın sinema sanatıyla ve sinemanın tarih ve coğrafyaya içkin görünümleriyle kurduğu bağ ayrıksıdır. Körlemesine veya uçarı bir sinefili değildir; çok büyük oranda öz öğrenimli ve ciddi bir sinema okurluğuna yaslanır. Erkılıç buradan, kuşatıcı ve bütünlüklü bir bilgi devşirmiş (hayran kalmamak elde değil), bu bilgiyle de şu ya da bu kuramı (hatta büyük harfle Kuram’ı) baş tacı etmeksizin duyarlı bir eleştirel bakışın geliştirilmesini esas almış. Sinema Dostları Derneği’nin eğitim odaklı yapısının arka planında, böylesi sahih bir birikimi -Erkılıç’ın muazzam bir oylum ve düzenliliğe sahip film ve yazı arşiviyle destekleyerek- başka sinemaseverlerle paylaşma motivasyonu vardı.[1] Ve sözünü ettiğim vizyonun doğal tamamlayıcı parçası, filmler ve sinema kültürü hakkında yazılı üretimde bulunulması yoluyla pasif sinema seyirciliğinin bırakılmasıydı. Bunun ilk (kamusal) çıktısı, fotokopi yoluyla çoğaltılan Kinorama fanzini oldu. Erkılıç’ın dernekteki ilk öğrencileri olarak, onun yanında, bu fanzinde “acemiliğimizi” tamamladık. Ekip 2004 sonu itibarıyla hem özgün hem de Türkçe’ye daha önce çevrilmemiş yazıların yer alacağı, matbaada basılıp Ankara ve İstanbul’daki anlaşmalı kitapçılara elden bırakılacak, referans niteliği taşıyan, ideal senaryoya göre iki ayda bir yayımlanacak bir sinema kültürü dergisini -tasarımını/mizanpajını da üstlenerek- çıkarmaya hazırdı. İşte Sekans’ın sekansı da böyle başladı.

 

Sekans 1

Sekans Sinema Kültürü Dergisi 1 (Şubat – Mart 2005)

 

Şubat-Mart 2005 tarihli ilk Sekans Sinema Kültürü Dergisi’nin[2] “Filmin Koptuğu An” başlıklı önsözü, şaşırtıcı olmayan bir şekilde, bir manifesto niteliğindedir. “Şimdi, sinema ve yayıncılığımız için yeni sekanslar kurma zamanıdır.” sözleriyle son bulan yazıdan yapacağım iki alıntıda ben, Sekans için 19. yılda da hâlâ geçerli olan doğrultunun tarifini buluyorum:

 

Sinema Dostları Derneği olarak yaptığımız anketlerden, sinemayla ilgilenenlerin beşte dördünün ara sıra bile olsa bir sinema dergisi okumadığını öğrendik. Popülerin dışında kalana lütfederek yer verenlerin, sinemayı ideolojik bir araç olarak kullananların ya da salt akademik açlıklarının giderilmesi için havanlarında su dövenlerin bizlere izlettirdikleri filmin bundan başka bir sonu da olamazdı. Öyleyse sinemanın gerçek bir sinema dergisine gereksinimi vardı. Sekans işte bu boşluğu doldurmak için çıkıyor.

(…)

Sekans’ı düzeyli araştırmacılığı dolayısıyla akademik; gündemle, güncel olanla ve görsel tüketicilerle olan ilişkileri bağlamında popüler ve açıldığı alanın özgül ruhuna eğilmesi bakımından sinematografik bir dergi olarak tanımlamak olası.

 

Sekans 2

 

Bu doğrultunun hangi yolla tutturulduğunu bir çırpıda belirginleştirmek için Sekans’ın bölüm başlıklarındaki çeşitliliğe kamera arkasından bakalım derim. Öncelikle iki sabit bölüm olan “Eleştiri” ve “Çözümleme”nin Sekans okurları ve yazarları için olabildiğince net şekilde ayrıştırılması editöryel düzeyde önemsenir. Yaygın anlayışın tersine Sekans’ta film eleştirisi, film çözümlemesinden (hele ki film hikayesinin baştan sona anlatımından) başka bir şey, hatta onun ilerisinde bir aşama olarak görülerek, beğeninin/yerginin somutlaştırılmış ve gerekçelendirilmiş sunumunu ifade eder. “Deneme” bölümü daha “izlenimci” sayılabilecek yazılar içindir; film seyriyle veya sinema yazını okumalarıyla gelen öznel duygu, fikir ve sorgulamaları daha az soğukkanlılıkla paylaşan yazıları da değerli bulduğumuza işaret eder. “Görüntü”, “Senaryo”, “Kısa Film”, “Teknoloji”, “Film Müziği”, “Belgesel” gibi bölümlerde, nokta atışıyla, ilgili alanın detaylarına bakılır (bu bölümlerde söyleşilerden de özellikle yararlanılır). “50 Yaşında” ve “100 Yaşında”nın okurla “başka bir sinema da var” duygudaşlığının en açık şekilde kurulduğu başlıklar olduğuna inanıyorum. Bunlarda, belirli bir yılın filmleri tekil olarak yakın plana alınır, film seçiminde uygulanan baskın ölçüt de gölgede kalmışlıktır (“eksik veya yanlış bilinme”yi de içerecek şekilde). “Sinema Kitaplığı” bölümünü, alandaki kitapları (ağırlıklı olarak yeni yayımlanmış olanları) bizim nasıl okuduğumuzu ortaya koyan değerlendirmelerle oluşturmayı amaçlarız. Bazen bu yazılarla sadece okura değil, yayıncıya, yazara ve çevirmene de hitap ettiğimiz olur. Okur dışındaki bu taraflardan aldığımız takdir mesajları bizleri çok gönendirmiş, birkaç küskün/mutsuz/sinirli geri bildirim de camiaya dair bilgimizi artırmıştır.

 

“Sinema Arkeolojisi”nde arşivcilik heyecanımızı paylaşırız; sinema yazınının (ve daha geniş düşünürsek, sinema-yazınsal kültürün maddi görünümlerinin) tarihinden detaylar sunarız.  “Kuram/Yorum”, “Biyografi”, “Akım”, “Tarih”, “Bir Film Bir Yönetmen”, “Tema” ve elbette “Dosya” gibi başlıklar altındaki yazılar (ve eski, basılı sayılarımızda daha sıklıkla yer verdiğimiz çeviriler) ise, pek de iyi gözle bakmadığımız “akademik söylem”e kapılma tuzağına düşmemeyi çoğunlukla başarabilmiş, yine de derinliğinden şüphe edilmeyecek araştırmaların güzel örneklerini barındırır.[3] Sekans ilk sayısından beri böyle bir renklilikle ve -bence daha da önemlisi- bununla gelen özgün standartların gözetilmesiyle hazırlanıyor.[4]

 

Secki 1 

Sekans Sinema Yazıları Seçkisi 1 (Kasım 2009)

 

Sekans’ın düzenli yazar kadrosu da dönemden döneme genişliyor; birçok anlamıyla “temas” kurabildiğimiz kişilerle çoğalıyoruz. Bu noktada, 2012’den beri aralıksız olarak düzenlediğimiz Film Eleştirisi ve Film Çözümlemesi Yarışması’nı da ayrıca anmalı (bağlantı). Türkiye sinemasından filmler üzerine çalışmaların değerlendirildiği, kazanan yazıları Sekans sayfalarında yayımladığımız yarışma sayesinde biz de, yeni yazarlara olanak tanıma amacımızın karşılık bulduğunu sevinçle gözlemliyoruz. Sinema yazınını kişilikli bir topluluk olarak zenginleştirmek, bizim için, yola ilk çıktığımız zamandan beri öncelikli hedefti; dolayısıyla diyebiliriz ki biz aslında bu hareketlilikle varlık kazanıyoruz.

 


[1] Bunu geçmiş zaman kipinde yazmamın nedeni derneği 2009’da feshetmiş olmamız. Yoksa Gökhan Erkılıç’ın dersleri bugün de, Sekans Sinema Grubu dediğimiz oluşumun çatısı altında, canlı ve etkin olarak yürütülmeye devam ediyor. Bunun yanına dergi yayımcılığı dışındaki etkinliklerimizle ilgili iki not daha düşeyim (ilkinde Nagihan Konukcu’nun başka bir bağlamda yazdığı cümleleri alıntılıyorum): (1) Sekans Sinema Grubu, Mart 2013’te düzenlenen 24. Ankara Uluslararası Film Festivali’nin festival koordinasyonunu ve program yönetmenliğini üstlendi. Teması “Doğu İmgeleri” olan festivalde az bilinen ülke sinemalarına (Pakistan, Irak, Kazakistan, Birleşik Arap Emirlikleri, vb.) yer verildi. Bu festivalde, Alp Zeki Heper'in 1966’da yasaklanan ve sansüre uğrayan “Soluk Gecenin Aşk Hikayeleri” adlı filmi ilk kez Ankaralı sinemaseverlerle buluştu. (2) Grubun geçmişinde kısa film yapımı da var. Bugünlerdeyse orta-uzun metraj bir görsel yapımın hazırlığı içerisindeyiz.

 

[2]17x15 cm ölçülerinde 136 sayfadan oluşan birinci sayıda ön kapağın sağ altındaki fiyat ibaresi, o yılbaşıyla birlikte ülke parasında yapılan değişimi de belgeler nitelikte: “4 YTL • 4 MiLYON TL”. “Dergi”nin (Sonrasında çıkarttığımız “Seçki”den ayırmak için böyle yazıyorum.) Ekim – Aralık 2007 tarihli 10. ve son sayısı ise “5 YTL” satış fiyatına sahipti.

 

[3] Basılı dergilerimizin (“[D]ergi” [2005 – 2007 arası, 10 sayı] ve “[S]eçki” [2009-2014 arası, 10 sayı]) içinde yer almış yazı başlıkları için, internet sitemiz sekans.org’daki “Arşiv” sekmesini kullanabilirsiniz (Aynı sekmeden e-dergi formatındaki sayılarımıza da doğrudan erişebilirsiniz. [Bağlantılar: Basılı sayılar ve e-sayılar]) Bu dipnotta tadımlık kabilinden, kısmen rastgele seçtiğim bazı eski işlerimizi de anayım.

Ana Söyleşi: Kim Ki-Duk (D7), József Pacskovszky (D9), Jean-Pierre Limosin (D10), James Monaco (S1), Pascal Bonitzer (S2). // Dosya: Sinema ve Sansür (D2), Pasolini (D5), Rossellini (D7), Fassbinder (D9), Rocha (S8), Sinema ve Edebiyat (S5). // Biyografi: Alice Guy Blaché (D3), Grigori Vasiliyeviç Alexandrov (D8). // Akım: Cinéma Vérité (D10), Çekoslovakya Yeni Dalgası (S8).

 

[4] Bu bağlamda tutarlılık ve sürekliliğin sağlanması için kurgu masasında ciddi emek harcamış kişiler olarak Ece Özdemir, Nagihan Konukcu ve Tansu Timuçin’i vefayla anıyorum. Bugünkü e-dergiyi hazırlayan yayın ekibiyse, iyice bir süredir, şu isimlerden oluşuyor (soyadı sırasına göre): Gökhan Erkılıç, Süheyla Tolunay İşlek, Cem Kayalıgil, Derya (Akman) Şele, Seda Usubütün, Ayhan Yılmaz.