Kinorama 3, 2003

Civan Özcivanoğlu

 

6. Uluslararası Kadın Filmleri Festivali kapsamında Japon kadın yönetmen Sachi Hamano’nun Zambak Festivali adlı filmi de yer aldı. Festival konuğu olarak Ankara’ya gelen yönetmenin katılımıyla gerçekleşen film gösteriminin ertesinde yapmış olduğumuz söyleşiyi sunuyoruz. Önce filme dair küçük bir özet sunalım; Yaşları 69-90 yaşları arasında değişen bir grup yaşlı kadının oturduğu apartmana 70 li yaşlarını süren ve kadın ruhundan oldukça iyi anlayan bir adam taşınır. Kibar ve olgun bir erkeğin aralarına katılmasıyla yaşlı hanımların yaşamları, sihirli bir değnek dokunmuşcasına değişecektir. O, çoktan unutulmaya yüz tutmuş tutkular, aşk duygusu ve tabii cinselliğin üzerindeki küller savrulacaktır dörtbir yana..

 

Filminizi izledikten sonra, bizim toplumumuzda yaşlı hanımların cinselliği yaşama olgusu hakkındaki tabular geliyor akla... Filminiz salt konu olarak ele alındığında anlatılanlar bizde de öyle kolay kolay yenilir yutulur cinsten değil. Hal böyleyken filminizde bu radikal “özü” anlatış biçiminiz ılımlı, espirili bir atmosferden besleniyor. Deyim yerindeyse acı hapı belli etmeden yutturuyorsunuz izleyiciye... Japon kültürü penceresinden bakıldığında  böylesi “öz-biçim” ilişkisini, anlatılmak isteneni izleyiciyi ürkütmeden vermek için mi seçtiniz?

 

Japon toplumunda da yaşlı insanların cinselliği yaşamasına tamamen bir tabu olarak bakılıyor. Ben, yönetmen olarak bu tabuya karşı çıkmak istedim ve bu yüzden de böyle bir konu seçtim. Biçime gelince; Anlatmak istediklerimi daha çok seyirciye verebilmek ve bu tabuyu onlara bir daha sorgulatabilmek için böyle bir biçim seçtim Japonya’da 2. Dünya Savaşı yıllarında gençliklerini yaşamış, daha çok erkeklere hizmet ederek günlerini geçirmiş ve bu tutumun iyi, doğru olduğuna inanmış, inandırılmış olan bugunün yaşlı hanımlarına “obacan” deniyor. Bu yaşlı hanımlar için cinsellik tamamen uzak durulması gereken bir olgudur. Yaşlı hanımların cinselliği bir yana, genç olanların da cinselliği yaşamaları ancak çocuk doğurma işlevinin sığ sularında geziniyor. Bana göre, cinsellik, kadınların hayatında bir denge unsuru olarak çok önemli bir yer tutuyor. Ben de bu cinsellik hakkını vurgulamak ve bunu özellikle de erkek izleyicilere iletmek için böyle bir film çekmeye karar verdim. Tabii bu kabul edilmesi güç olguyu onlara kabul ettirebilmek için “özü” saldırgan olmayan, ılımlı ve espirili bir “biçim”içinde anlatmaya çalıştım.

 

Ulusal Japonya sinemasının bugünkü durumu hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz?

 

Ne yazık ki hareketli bir sinemanın varlığından söz edemeyeceğim. Japonya’da filmler özel şirket ve televizyon kanallarıyla ortak bir şekilde üretiliyor. Tabii bir ortak iş ve gelir-gider dengesi söz konusu olduğu için de para yatırılacak filmin herşeyden önce geniş halk kitleleri tarafından sevilmesi ön planda tutuluyor. Böylece, sanat kaygısı geri plana atılmaya ve sinema bir eğlence aracı olarak üretilmeye ve algılanmaya başlandı.Yatırılan paranın geri gelmesi için geniş kitleler tarafından benimsenecek konulara öncelik veriliyor.

 

Japonya’da filmler daha çok erkek izleyicilerin seveceği şiddet içerikli macera, dövüş, mafya konularını işliyor. O yüzden izleyicilerin büyük bir çoğunluğu erkeklerden oluşuyor. Bu filmlerde sunulan kadın suretlerine gelince. Kadın oyuncular, öncelikle erkekler tarafından beğeni görecekler arasından seçiliyor. Yani perdeye yansıyan kadının genç ve güzel olması bir şart ve bu kadınların erkek bakış açısına hizmet edecek şekilde bir çıplaklık ve cinselliği de pazarlaması gerekiyor. O yüzden Zambak Festivali gibi bu tabloya ters düşecek bir filme para yatıracak sponsor bulmaını çok güç olduğunu belirtmeliyim.Çünkü benim oyuncularım genç ve güzel değil ve daha da ötesi edindikleri yeni bir yaşam deneyiminin ardından bir cinsellik hakkı yaşamayı talep ediyor ve sonunda da bunu yaşıyorlar. Bunun geniş halk kitlelerinin istediğiyle yakından uzaktan bir ilişkisi yok.

 

Demek ki Japonya’da da diğer ülkelerde olduğu gibi bir Hollywood mantığı egemen ve bu yönde bir izleyici de yaratılmış.

 

Eskiden sanat filmleri gösteren ve ticari kaygıların uzağında duran küçük sinema salonları vardı. Ancak giderek bu salonların sayısı ne yazık ki azaldı. Bugüne gelindiğinde, artık zeminin Holywood filmleri gösteren büyük sinema salonlarına kaldığını söylemek gerek. Şunu da eklemeliyim ki herşeye rağmen küçük de olsa olumlu kıpırdanmalar var. Japonya’da Kültür Bakanlığı’nın desteği sayesinde senede on kadar nitelikli filmler çekilebiliyor. Her sene açılan senaryo yarışmalarında beğenilenler filme çekiliyor.

 

Olumlu bir durum ancak nitelikli filmlerin yaşamasını sürdürebilmek için parasal desteğin yanısıra izleyiciye de yatırım yapmak gerekiyor. Yani iyi sinemayı talep edecek ve ona ivme kazandıracak eğitimli bir seyircinin varlığı büyük önem arz ediyor. İzleyiciyi geliştirmenin yolu sizce nerelerden geçiyor ?

 

Maalesef Japonya’da nitelikli ve eğitimli bir izleyiciden bahsetmek çok zor. Bu durum bu ülkede yaşayan bir yönetmen olarak beni çok üzüyor. Japonya’da sadece seyirci değil yapımcılar da eğitimsiz. Ticari kaygıları arka plana atabilecek sanat dostu yapımcılar bulmak o kadar zor ki..Herşeyden önce sinemanın bir kültür olarak ele alınması gerekiyor. Eğitim kurumlarına gelince...Japonya’da devlet tarafından kurulan ve yönetilen bir sinema okulu mevcut değil. Bu durumda, sinema okulları ve eğitimi özel sektördeki girişimcilere kalıyor. Bu okullar bana bu olumsuz sinema ortamında bir umut veriyor, çünkü bu okullardan mezun olacak genç bir kuşağın yakın gelecekte kaliteyi arttıracağına inanıyorum. Şu an çekilen filmler her ne kadar niteliksiz olsalar da bu okullardan mezun olacakların çekecekleri filmler yeni bir sinema kültürünü besleyecekler diye düşünüyorum.

 

Şunu da eklemeliyim ki teknolojinin ilerlemesi yönetmenlerin önünde yeni ve özgür bir alan açmakta. El videosuyla çekilen ve bütçe gerektirmeyen filmlerin varlığı insanı sevindiriyor. Şu an Japonya’da yirmi kadın yönetmen var ve bunların çoğu el videosuyla yapıtlarını veriyorlar.

El videosu ile çekilen filmlerden oluşan bir film festivali düzenlemesi kanımca işe doğru bir yerden başlamak olacak.