10 Yönetmen ve Türk Sineması

10 yonetmen turk sinemasiertekin akpınar

agora kitaplığı                                   

2005 / 272 sf.

doğu şenkoy

 

Ertekin Akpınar, genellemelerin yanılgıları doğuracağı olasılığıyla, “Türk sinemasını on yönetmeninin özeline sığdırmak ve bu konuşmalardan çıkan sonuçla, Türk sineması üzerine çeşitli genellemeler yapmak doğru değil.” açıklamasıyla, sağlıklı bir başlangıç yapıyor. Akpınar, kitabına eklemediği ama Türk sinemasında önemli olduklarını düşündüğü Metin Erksan, Ö. Lütfi Akad, Yılmaz Güney, Zeki Ökten ve Yavuz Turgul gibi isimleri de vurguladıktan sonra kitabının çıkış noktası olan “Bir yönetmen film çekmeye nasıl karar verir?” sorusunu seçtiği on yönetmene soruyor. Senaryo yazım aşamasından oyuncu tercihlerine, renk düzenlemesinden ışık kullanımına, müzikten mekan seçimine kadar çalışma sistemleriyle ilgili sorularla mesleklerine bakışlarını deşifre etmeye çalışıyor.

 

Öğrencilik hayatlarıyla başlayan söyleşiler, sinemayla nasıl ilgilenmeye başladıkları, etkilendikleri filmler, Türk sinemasının gelişimini ve kendi filmlerini nasıl değerlendirdikleri, sinemanın dışında nelerden beslendikleri ve sanata bakışları gibi özellerine inildikçe açığa çıkan anılarla, keyifli bir okuma süreci yaşanıyor. Özellikle, Yavuz Özkan’ın mekan seçimindeki titizliği; Ömer Kavur’un film çektiği mekanlara bir daha gitmeyecek kadar duygusal yaklaşımı; Memduh Ün’ün çektiği ticari filmleriyle ilgili samimi itirafları; Halit Refiğ’in sinemada gerçekçilik ve ulusal kimlik iddiası ve üzerindeki Visconti etkileri; Erden Kıral’ın kendi deyimiyle, Genç Sinema Dergisi’ni nasıl batırdığı ve sansüre bakışını “Franco olmasaydı, belki de Saura bu kadar büyük bir sinemacı olamayacaktı.” diye açıklaması; Ali Özgentürk’ün ilk sahnesini çekmesinde Atıf Yılmaz’ın rolü ve Tunç Başaran’ın bütün eğitimini, çocukluğundaki sinemalarda tamamladığı ve sinemanın kadife perdesiyle ilk tanışması gibi anılar ve yaşanmışlıklar, sinemaya gönül vermenin anlamını barındırıyor.

 

Ertekin Akpınar, özellikle döneme ışık tutmasıyla kitabın bir sözlü tarih çalışması niteliği taşıdığını ve satır aralarına bu anlamda özen gösterilmesini okurdan istiyor. Halbuki sansür ve darbelerin kitaptaki bütün yönetmenlerle ve yapıtlarıyla olan ilişkisi, satır aralarına gerek bırakmıyor. “10 Yönetmen ve Türk Sineması” yönetmenlerin filmlerini çözümlememizde, filmleriyle ilgili kendi açıklamalarının yardımcı olacağını düşünürsek, önemli bir kaynak niteliği taşıyor.